Volkanik akıntılardan oluşmuş adalar, 1500'lü yılların ortalarında keşfedilmiş olmasına rağmen İnka'lar tarafından çok daha önceleri bilinmekte ve ziyaret edilmekteydi.
Yaklaşık 300 yıl sessiz bir şekilde bekleyen adaları dünyaya tanıtan ise Charles Darwin oldu. Burayı ziyaret ettiğinde gördükleri karşısında Türlerin Kökeni teorisinin temelleri attı ve bu teori ile birlikte adalar da dünyanın gündemine girdi. 1959'a kadar cezaevi görevi de gören ada, bu tarihten sonra turizme açıldı ve en ilginç turistik mekanlar arasındaki yerini aldı.
Unesco tarafından Dünya Mirası listesine alınan adalarda çekiç köpekbalıkları, kürklü foklar, penguenler, deniz iguanaları, mantalar ve dünyaca ünlü dev kaplumbağalar faunanın en çarpıcı üyeleridir. Bunlardan iguanalar, kaplumbağalar ve karabataklar dünyanın başka bir yerinde asla görülemezler.
Adada yerleşik az sayıdaki sakin ise turizmden geçimini sağlar. Balıkçılık ise diğer geçim kaynaklarını oluşturur.
Bazıları aktif olan yanardağları, sarp yamaçları, kraterleri, uçurumları ile adalar aslında yerleşime uygun olmayan bir yapıya sahiptir ve belki bu özelliği ile doğal yapısı ve yaşamı bozulmadan kalmayı başarabilmiştir.
Dünyanın dışında bir dünyayı keşfetmek isteyenlerin ilk tercihi arasında gelmesi gereken Galapagos Adaları, uzak ancak vadettikleri buna değer...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder